7 Ekim 2015 Çarşamba

Aferin Plus Pediatrik Şurubun Endikasyonları



Aferin Plus Pediatrik Şurup

Kışın yavaş yavaş başlaması ile beraber hepimizde grip, nezle salgınları başlamış hepimizin kendimizce korunma yöntemlerimizi uygulamaya koyma zamanımız da gelmiştir.

Hepimizin kendine özel değişik korunma yöntemlerimiz mutlaka vardır. Bu yöntemlere örnek verecek olursak bazılarımız meyve ve sebzelerle, bazılarımız daha sıkı giyinerek, bazılarımız ise artık vazgeçilmezimiz haline gelen ilaç ve şurup kullanımıyla çare arar. İlaç kullanımına gelecek olursak, artık çoğumuzun prospektüsünü ezberlediğimiz hemen hemen her zaman elimizin altında tuttuğumuz belli başlı ilaçlar vardır. Bu ilaçları kullanırken çoğu zaman doktor tavsiyesine gerek duymayız. Fakat ilaç ve şurup kullanımının dikkatli ve gözetim altında kullanılmasında da fayda vardır. İlaçlardan en bilinen ve en çok kullanılanlarından biri de Aferin şurubudur.

Özellikle çocuklarımızda bu ilaç bir kurtarıcı görevini görmektedir. Kolayca yakalanabildiğimiz soğuk algınlığında, yüksek ateşlenmelerde, ağrı ve nezlelerde de birebir etkisini gösterebilen bu ilaç aşırı ve yanlış bir şekilde kullanıldığında çeşitli yan etkiler gösterip sorunlara yol açabilir. Örneğin bu şurubun bilinçsiz kullanımı böbreklere ciddi zarar verir ve kan düzeylerinde tehlikeli değişiklikler meydana getirir. Ayrıca 3 yaşından küçük çocukların kullanımına asla ve asla izin verilmemelidir. Ve yine ilacın yanlış kullanımında hastada hipatik nekroz görülebilir.

İlaç antikoagülan kullanan hastalarca da dikkatli kullanılmalıdır. Yine yanlış kullanımında deri döküntüleri, alerjik reaksiyonlar, kusma, bulantı, nadiren kan bozuklukları, baş dönmesi, terleme, döküntü, ağız kuruluğu, terleme, uyku hali, idrar retansiyonu, gastrit, cilt kızarması ve benzeri belirtiler gösterebilir. Bu yüzden ilacı kullanmadan önce mutlaka prospektüsünü okumalı ilaçla ilgili önbilgi sahibi olmalıyız. İlacın etkileşimleri ise şu şekildedir; yüksek dozlu ve uzun süre alınan parasetamol, indantion türevleri, fenotiyazin ve alkoldür.

Kullanım şekline gelecek olursak 3 aylık -1 yaş arası çocuklar için günde dört altı saat ara ile 1/4 ölçek kullanılmalı, 1 – 2 yaş arası çocuklarda ise yine 4 – 6 saat ara ile 1/2 ölçek kullanılmalıdır. Son olarak 2 – 6 yaş arası çocuklarda günde 4 – 6 saat ara ile 1 ölçek alınırken, 6 – 12 yaş çocuklarda ise günde 4 – 6 saat ara ile2 ölçek alınmalıdır. Günde 6 defadan fazla asla kullanılmamalı, 3 yaşında çocukların kullanılmasında da çok dikkatli olunmalıdır.

5 Ekim 2015 Pazartesi

Adeleks'in Endikasyonları




       



Adaleks 8 MG 20 Tablet
Adeleks kas gevşetici etkisi ile kullanılmaktadır. Tabletler açık sarı renginde yuvarlak yapıdadır. Bir yüzü çentikli olan ADALEKS, 10 ve 20 tablet olan kutulardadır.
Ağrılı kas spazmlarının semptomatik tedavisi için de önerilir. Kullanımında gereknden fazla doz aldığınız durumda doktorunuza başvurmalısınızdır. Almaya unuttuğunuz durumda ise dozları dengelemek için çift doz kullanılmalıdır. Kullanımında bol su ile tüketilmesi gereken ADALEKS tok karnına alınmalıdır. Bel ve sırt ağrılarında kullanılırken boyun tutulmalarında gevşeterek ağrılarınızı hafifletir. Vücüdunuzda her hangi bir yerinizi çarpmanız durumunda zedelenmeden dolayı oluşacak ağrılara karşı etkisi vardır.
Çarpma gibi bir durum olmadığı halde istem dışı bir anda oluşan ağrılarınızda da kullanılabilmektedir. Ağrılarınız için başka kas gevşetici ilaç kullanıyorsanız eğer kesinlikle ikisini aynı anda kullanmamalısınız. Kullanım durumunda diğer ilaçlar ile tepkimeye girerek yan etki verebilmektedir. Aynı şekilde fizik detavi görüyorsanız eğer yaklaşık 2 saat önce kullanılmalı ve daha az süre içinde tüketilmesi durumunda yan etki oluşturabilmektedir. Alkollü iken kesinlikle kullanılmaması gereken ADALEKS kullanım durumunda hemen bir hekime gözükmelidir. 15 yaşından küçüklere önerilmeyen ADALEKS hamile kadınlarda da doktor tavsiyesi dışında alınmamalıdır. Yan etki olarak nefes olmada oluşan zorluklar,ishal, yüzün kısımlarında oluşan şişlikler, tansiyonunuzda düşüklük, mide ağrısı gibi az rastlansada bu etkiler ile karşılaşabilirsiniz. Kaslara olan etkisi ile birlikte çizgili kaslarda da miyorelaksan etki verir. Bu sebeple oluşan tüm kas ağrılarınıza büyük önleyici rol oynamaktadır.
Merkezi sinir sisteminize ulaşarak, rahatmanızı ve gevşemenizi sağlamaktadır. Ağrının merkezine inerek çözümü en aza indirgemektedir. Santral etkili kas gevşetici ADALEKS ağrılarınız için büyük oranda hafifletmede tavsiye edilmektedir. ADALEKS doktor tavsiyesiz kullanılmamalıdır. Yaşlı, bebek ve hamile kadınların kullanımı önerilmez.

18 Eylül 2015 Cuma

Rahim ağzı filmi nasıl çekilir?


Rahim ağzı filmi nasıl çekilir diye düşünüldüğünde ilk olarak doktor tarafından değerlendirme yapılarak kadının rahminde enfeksiyon durumu söz konusu ise ilk olarak tedavi edilir daha sonra filmi çekilmesi istenir. Adet kanaması bittiği hafta içerisinde rahim içinde bulunan tüplere ve kadına zarar vermemek adına yapılmaktadır.

Kadın hastalıkları uzmanı tarafından rahim ağzını görüntülemek adına muayene esnasında yapılması uygun görülmektedir. Rahime bir alet yerleştirilerek basınç uygulanarak ilaç verilmektedir. Bu ilaç sayesinde röntgen filmi çekilirken kadının rahmine giden her kanal yakından takip edilerek röntgen filmleri sayesinde izlenmektedir.

Röntgen ışınları sayesinde kadınların genelde ağrılı bir çekim olduğunu düşünmeleri oldukça yanlıştır. Sadece muayene sırasında karın bölgesinde çok azda olsa ağrı durumları ortaya çıkabilmektedir. Bazı hastalara uygulanan anestezi uygulamaları çoğundan uygulanmamaktadır.

Film çekimi sonrasında genelde bayanlarda hamilelik görülebilmektedir. Rahimdeki tüplere verilen ilaç sayesinde gebelik olması oldukça normal olarak bakılmaktadır. Röntgen filmi çekilirken alerjisi olan kadınlarda çok dikkat edilerek ona göre ilaç verilmektedir.

13 Eylül 2015 Pazar

Fue Saç Ekimi Nasıl Yapılır? Tüm Detaylar


Saç Ekimi Nedir?

Saç ekimi; saç dökülmesi sonucu oluşan saçsız alanlara kişinin ihtiyacı olan saç köklerini iki kulak üstü, ense bölgesi ve gerekirse vücut bölgelerinden alıp açık alanlara nakledilmesi işlemidir.

Saç ekimi 2 yöntemle uygulanabilir. FUT (follicular unit transplantation) ve FUE (follicular unit extraction). Fut yönteminde saç kökleri iki kulak arası ense bölgesindeki saçlı derinin bir kısmının cerrahi yöntemle kesilerek köklerin elde edilmesi şeklinde uygulanır. Fue yönteminde ise saç kökleri fue iğneleri ile donör alandan tek tek çıkarılır ve saçsız alanlara nakledilir.

Fue Saç Ekimi Nasıl Yapılır?

Tüm dünyada ve ülkemizde uygulanan yeni teknik FUE yöntemidir. FUE (follicular unit extraction) iki kulak üstü ve ense bölgesinden, micro motor vea motorsuz punch ile tek tek çıkarılır.Alınan saç kökleri özel ve beseleyici bir sıvı içinde bekletilir.

Saç kökleri alınırken dokunun durumuna ve saç köklerinin kalınlığına göre ince micro uçlar değişebilir, bu iğneler saç köklerine zarar vermedene , doğal yapılarını bozmadan, olduğu gibi alınmasını sağlar.

Saç ekimi yapılmadan önce hastanın kendi saçlarının yönleri rehber alınarak, saç köklerini yerleştirilecek kanallar açılır. Doğal bir görünüm elde edebilmek için kanallar kendi saçları yönünde ve açısında açılmalıdır. Kanallar, alınan saç köklerinin derinliğinde ve kalınlığında göre açılmalıdır.

Özel sıvılar içersinde bekletilen saç kökleri tekli, ikili, üçlü olarak ayrılır. foğru şekilde ve tecrübeli uzmanlar tarafından uygulanan FUE yöntemiyle yapılan saç ekimlerinin dogal olması kaçınılmazdır.

Fue Saç Ekimi Sonrası

Saç ekimi uygulaması 3 gün sürer.İlk gün, ekilen saç kökleri üç gün içersinde yeni yerine tutunur en riski dönem budur. Ekilen saçlar herhangi bir darbeye maruz kalmamalıdır.

Saç telleri 15-30 gun içersinde dökülme sürecini tamamlar, 3. Ayın sonunda ise ekilen saçlar gözle görülür şekilde çıkmaya başlar.

Saçlar 6. Ayın sonunda % 60’ı, 7 .ayda %70 ve 1-1,5 yılın sonunda ekilen saçların %100 ü çıkışını tamamlamış olur. Tepe bölgesine ekilen saçlar biraz daha geç çıkabileceği göz önüne alınmalıdır.

Saç Ekiminde Fiyat

Saç ekimine karar verirken ilk yada ikinci sorumuz saç ekiminin fiyatının ne olduğudur. Evet gerçekten de önemli bir şarttır fiyat ama ilk şart olamamalıdır, aksi taktirde sonuç hüsran olabilir.

Özellikle saç ekimi için görüştüğünüz hastane yada uzmanlarla görüşürken ilk olarak fiyatı konuşmamalısınız. Her ne kadar sağlık sektörü olsa da sonuçta ticari işletmeler kar amaçlı faliyet göstermektedirler ve ücrette en hassas noktalardan biridir. Fiyatına göre iş yapan merkez yada uzmanlar malesef istemesekte mevcuttur.

Saç ekimi için  vereceğiniz parayı herhangi birşey içinde farklı zamanlarda harcayabilirsiniz. Ama arada çok önemli bir fark var, o da ektireceğiniz saçın ömür boyu başınızda taşıyacağınızdır. Bu da verdiğiniz parayla ölçülemeyecek bir detaydır. Ama bu hakettiğinden fazla bir ücret ödemenizi gerektirmez.

Saç ekiminde fiyatı etkileyen faktörler vardır. Size fiyat veren kurumları da bu özelliklere göre değerlendirmeniz doğru sonuca ulaşmanızı sağlayacaktır.

  • saç ekimini yapacak kişinin plastik cerrah, dermatolog yada farklı branşlardan bir doktor olması
  • ekilecek kök sayısı veya açık alanın büyüklüğü
  • saç ekiminde yer alacak olan ekibin tecrübesi
  • saç ekiminin yapılacağı merkezin hastane, poliklinik yada muayenehane olması
  • kullanılacak tekniğin ve ekipmanların detayları
  • hastane yada doktorun marka değeri
  • hizmet kalitesi

gibi etkenler fiyatı belirler. Türkiye de saç ekimi fiaytları 2500 – 12.500 tl arasında değişiklik göstermektedir. Hastane de, plastik cerrah yada dermatolog tarafından , ameliyathane de , tecrübeli bir ekip tarafından yapılan bir saç ekimin ortalama fiyatı 5-6 bin tl civarında olmalıdır. fiyatı yukarı doğru çıkaran etkenler hizmet kalitesi, hasta sayısı, kurum markası gibi etkenlerdir.

Fue Yöntemi Uygulama Farkları

Fue tekniği adını kökleri çıkarmak için kullanılan mikro motordan almaktadır.

Fue motorunun ucuna 0.5 mm ile 1.5 mm arasında değişen çaplarda boru şeklinde iğneler takılır. İğnenin çapına göre bir dokunuşta alınacak greft sayısı belirlenir. Saç telinin kalınlığına ve bir kökten kaç saç teli geldiğine göre uzman iğnenin çapını değiştirebilir. İnce uçla çalışmak zordur, ancak aynı donör sahasından 0.7 mm ile 1.5 mm kullanılarak alınan kök sayısı oldukça farklıdır.

İnce uçla daha fazla saç kökü alınabilir. Aynı zamanda köklerin alındığı alandaki iyileşme süreci daha hızlıdır.

İnce uçlarla alınan saç kökleri genelde 1 li ve 2 li olmaktadır. Nadiren 3 lü olabilir. Bu da nakledilen bölgede daha bir doğal görüntü verir. 1.2 mm ve üzeri iğnelerle alınan kökler genelde 2-3 ve 4 lü olmaktadır, bu köklerin özellikle saç çizgisi oluşturulurken tekrardan 1 li ve 2 li greftlere ayrılması gereklidir.

Yara(Scar) İzine ve Yanık Deriye Saç Ekimi

Saç nakli uygulamalarında gelinen nokta, insanları yıllardır süregelen bazı estetik sıkıntılarından kurtarmıştır. Kişinin herhangi bir sebeple maruz kaldığı yaralanmalar ve yanık izleri sonucunda özellikle saçlı bölgelerdeki izler kalıcıydı.

Saç ekim teknolojisinin gelişmesi sonucunda yanık ve yara izi üzerine ekim yapılabilmekte ve kişiyi tatmin eden bir görüntü kazandırılmaktadır.

Ancak yanık veya yara vakasında ekim yapılır demek yanlıştır. Doktor muayenesi ve yapılacak testler sonucunda uygulamaya karar verilmektedir. Çünkü uygulama yapacak alanda kıl kökünün hayatiyetini devam ettirebileceği sağlıklı bir dokunun olması gereklidir.


Kaynak: https://wmaraci.com/nedir/

10 Eylül 2015 Perşembe

Mevsim Geçişlerinde Beslenme


Öncelikle havaların değişmesiyle beraber, yazın güneşli havasından sonbaharın bulutlu havasına geçmiş oluyoruz. Dolayısıyla kapalı havanın yarattığı bir depresyon söz konusu oluyor. Mutsuzluk gibi, sabahları yorgun uyanma gibi durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Buna bağlı olarak da öncelikle besin anlamında omega 3'e önem verilmesi gerekiyor. Yani balık yağı önemlidir.

Dünya çapında yapılan araştırmalar gösteriyor ki; günde en az iki gram alınan omega yağ asidiyle birlikte depresyonun gerilediği görülmekte. Biz bu ihtiyacımızı, balık yiyerek, semiz otu tüketerek, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumları tüketerek giderebiliyoruz. O zaman dışarıdan bu ihtiyacımızı vitamin tableti vb.. şekilde temin etmeliyiz.

Havalar serinleyip biraz soğuyunca soğuk algınlığı, solunun yolları enfeksiyonları gibi hastalıklar da kapımızı çalıyor. Bunun içinde immün sistemi kuvvetlendirmek gerekiyor. Bunu da özellikle biz antioksidanlarla sağlayabiliyoruz.


4 Eylül 2015 Cuma

Oksidatif Stres ve Sağlığımıza Etkileri



Besinlerin oksijen kullanılarak enerji elde edilmesi sırasında ortaya çıkan reaktif moleküllere serbest radikaller denir. Oksijen molekülü yaşam için vazgeçilmez olmakla birlikte, metebolizma döngüsünde son derece zararlı olan serbest radikallerin oluşumuna kaynaklık etmektedir. Reaktif oksijen metebolitleri olarak bilinen bu ürünler lipit, protein ve DNA gibi hücre bileşenlerine zarar verir.

Oksijenli solunum (aerobik) yapan canlılarda, bu serbest radikallerin etkisini kontrol altında tutmak, minimize etmek için antioksidan savunma sistemi gelişmiştir. Ancak bazı durumlarda bu antioksidan sistemimiz, serbest radikalleri önlemede yetersiz kalabilmektedir.

Kandaki serbest radikaller nasıl ölçülür?

Kanda H2O2 (hidrojen peroksit) ölçümü ile oksidatif stres düzeyi ölçülebilir. Kanda hidrojen peroksit düzeyinin

28 Ağustos 2015 Cuma

Bağışıklık Sisteminin Güçlendirilmesi


Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olan gıdalar İnsan vücudu faklı hastalık ve enfeksiyonlarla mücadele etmek için bağışıklık sistemine sahiptir. Bağışıklık sistemin güçlü olması kendimizi daha iyi hissetmemizi, iyi görünmemize ve daha enerjik olmamıza sebep olur.

Bizi enfeksiyonlardan korur kanserden ve çevresel zararlardan korur, yanık ya da ameliyat sonrasında hızla iyileşmeyi sağlar. Şimdi hangi gıdaların bağışıklık sistemimizi güçlendiğini öğrenelim; Sarımsak: antibakteriyel ve virüslere karşı olan sarımsak aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de etkin rol oynar.

Güçlü selenyum kaynağı olan sarımsak, sağlıklı yaşam için gerekli sülfüründe kaynağıdır. Lahanagiller: Brokoli, bürüksel lahanası, lahana, karnabahar beta karoten kaynağıdır. Aynı zamanda C vitamini ve kalsiyumunda kaynağıdır. Karnabahar, içeriğindeki indol, bioflavonaid ve diğer maddeler ile antikansorejen etki gösterirken; yapılan araştırmalar, özellikle lahananın düzenli tüketiminin, kadınlarda meme kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur

Brüksel lahanası da günlük C vitamini ihtiyacının yüzde yüzünü karşılayabiliyor. Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler: Betakaroten içermelerinin yanı sıra A vitamini, C vitamini ve kalsiyum deposudurlar.

Havuç ve kabak: Havuç, balkabağı, kabak ve tatlı patatesten oluşan bu grup sebzeler, A vitamini kaynağıdır. Karoten içerdiklerinden kansere karşı koruyucu etkileri vardır. Tüm bunların yanında üzüm, kivi, yabanmersini, portakal, kültür mantarı, zencefil ve karaturp da her biri tüketildiklerinde bilindiği üzere bağışıklık siteminin güçlendirilmesin de faydalıdırlar.